Felsefenin Temel Sorunu Üzerine
Felsefenin en temel sorunu birçok insan için boş fikriyat içermesidir. Yani evet Camus'nün dediği gibi "yaşama dair tek gerçek intihar etmek yada etmemektir..." evet bu söze gettoda yaşayan bir fakirde katılabilir, katılmasa bile bu fikir onu da kapsar. Ama bu fakir arkadaşın tek derdi sabah ne yiyeceği, akşam nerde uyuyacağı. Bir binanın camından sadece aşağıya bakabiliyorsan geceleri yukarıdan gelen sıçma sesleri gözlerinin gördüğü "ben en yüksekteyim" algısını değiştirmez. Üst katımızda geceleri sesli olarak sürekli sıçan biri var, bunun gerçekliğinin farkındayız hatta bazı geceler üst katı düşündüğümüz oluyor. Ama zamanımızın çoğunda binanın en üst katında olduğumuzu düşünüp, aşağıya inmek ne kadar sürer diye kafa yoruyoruz. Felsefe tarihine ilişkin kitaplarda felsefenin her zaman "boş adam işi" olduğundan bahsedilir. Medeniyetle pozitif korelasyonu vardır. Bu sebeple bazen devletin üst kademesiyle güçlü ilişkileri sayesinde yüksek bir sanatçıyı kurtaran elit Sartre'ı değil, hayatı sokaklarda geçmiş, milyon tane suça batmış ve hapishaneye düşmüş, halkın dertlerini apaçık ve estetik anlatan kurtarılan kişi Jean Genet daha samimi geliyor. Modern Rus edebiyatında sürekli tartışılan ve dostoyevskinin de taşak konusu yaptığı "ben halka inebilen bir yazarım" konusu yine çelişkileri olan fikriyatlar doğuruyor. Yani demem o ki ne felsefe ne edebiyat hiçbir zaman halkın gerçek sorununu yazmayacak, yazmayacak ya da samimiyetsiz yazacak. Her zaman kafamızı kaldırıp bakamayacağımız büyük sorular olacak. Yalnızca arada bir üst kata taşınacağız.
Yorumlar
Yorum Gönder