"Bir ulusun hikayesi"-Shin Gojira filmi üzerinden yakın Japon tarihine bir bakış



Shin Gojira

 Bir millet ile özdeşleşmiş kaç tane sinema filmi vardır? Şüphesiz ki Gojira(Godzilla) bu tür filmlerin en ünlüsü denebilir. Godzilla günümüzde tüm insanlık tarihini özellikle modern Japonya tarihini etkileyen bir yaratım. Öyle ki Japonya'da Godzilla'ya tapan insanlar, Godzilla saldırısına karşı yapılması gerekenler hakkında talimatname yayınlayanlar var. Peki nedir necidir bu ünlü yaratık? İlk olarak 1954 yılında ingilizcesiyle Godzilla:King of the Monsters! ismiyle karşımıza çıktı. Filmde yaşadıkları küçük çaplı nükleer savaş deneyiminden yeni çıkmış ve tekrar ayakları üstünde durmaya çalışan Japonya'da bir dizi nükleer denemenin sonucunda Godzilla'nın okyanusta ortaya çıkması ve adı gereği sağı solu çatır çatır yakıp yıkması konu ediliyor. İlk filmde ve gelecek filmlerin birçoğunda bahsedileceği üzere(en azından ciddi yapımlar çocuk işleri değil) Godzilla, insanlığın tehlikeli nükleer oyuncaklarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 2. Dünya Savaşı sonrası Fransız post-modern sanat yansımaları gibi, yıkımın en yüksek olduğu ülkelerden birinde de pesimist sanatsal yansımalar olmuştur. Fransız entellerinin aksine Japon abilerimiz, kaygılarını öne çıkartan ürünler ortaya koymuşlar. İnsanlık onuru nükleer bomba ile kirlenmiştir, belki düzeltilir. Ama onurun yanında düzeltilemeyecek bir doğa kirlenmesi yaşanmıştır. Filmin daha senaryo aşamasında veriler okyanusta canlı yaşamında radyasyon zehirlenmeleri olduğunu gösteriyordu. Sonunda doğa tüm gücü ve yılların öfkesiyle Godzilla'da vücut buldu. Radyasyon sonucu evrimleşen bu varlık etrafı yakıp yıkarken insanlığın tüm ateş gücü onun yanında sadece komedi kalıyordur. Filmden alıntıyla "İnsanoğlu bombayı yaratmıştı ve şimdi doğa ondan intikam almaya geliyor".  Godzilla'nın arkasında bıraktığı yıkım adeta Hiroşima, Nagazaki bomba sonrası yıkım fotoğraflarını andırıyor. Bu yokedilemez gibi görünen yaratığın tek yokedilme şansı ise ünlü Dr.Serizawa'nın ürettiği oksijen parçalayıcı. Serizawa her ne kadar bu bilimsel yöntemin silah amacıyla devletlerin eline geçmesini istemese de canavarın tek yokedilme şansı budur. Doğa dışı eylemlerle yaratılan yaratık yine doğa dışı eylemlerle yokedilmiştir. Yine filmde Godzilla'nın öldürülmemesi gerektiğini söyleyen Yamane adlı fosil bilimcinin dediği "Biz bu yaptıklarımızı sürdürürsek inanıyorum ki daha fazla Godzilla olacak" sözüne geliyoruz. Dünya tarihinin ileride soğuk savaş olarak bize göstereceği gibi adem evlatları asla doğa dışı eylemlerinin yıkımlarından ders almaz, almayacak.


Uzun bir Godzilla tarihi girizgahı yaptıktan sonra Japonya için bu karakterin neden önemli olduğunu anlamışsınızdır. Godzilla nükleer felaketin bir yansıması, modern Japon ulusunun hikayesi olmuştur. Bu yok edilemez ve dünyadaki en tehlikeli varlığa karşın, Japonya ne edip ne yapıp bir şekilde ayağa yeniden dikilmiş ve onu yenmesini bilmiştir. Aynı Hiroşima ve Nagazaki'den sonra sert suratlar ve dimdik iradelerle günümüzün en güçlü ekonomilerinden biri olmaları gibi. Godzilla'nın bulunduğu yerde Japonya'nın umudu temsil edilir. Tarihte bazıları komik bazıları ciddi bazıları hollywood filmi olarak Gojira'dan çıkıp Godzilla(US) olan birçok filmi bulunmaktadır bu şirin mi şirin kertenkeleciğin. Özellikle ilk filmden sonra tutmamış büyük yaratık filmlerini Godzilla ile kapıştırıp sinemaya sunalım havasına girmiş Japonlar. İnsanlığın yok edicisi olan Godzilla yine doğanın dengesi sıfatını koruyarak güç dengelerine karşı arada sudan çıkıp savaşan bir yaratığa dönüştürüldü. Günümüzde yeni çekilen Franchise'nda da bu taktikle devam ediyorlar. Bugün ünlü son 2 Godzilla filminin arasında bulunan bir filmden bahsedeceğiz. Tabii ki Japon yapımı. Shin Godzilla(2016)

Japon asıllı Godzilla filmlerinin hollywood uyarlamalarına göre çok daha milli bir anlam taşıdığından bahsetmiştik. Bu filmde yeniden bu milli anlama geri dönüş amaçlanmış. Açıkçası dibine kadar sağlandığını söyleyebilirim. Film bana göre şimdiye kadar çıkmış en derin ve ciddi Godzilla filmi. Tabii burada yönetmenden bahsederek filme giriş yapalım ki devamında ne oluyor yahu ne alaka sorularımıza en azından yönetmen bazında cevap bulalım. Filmin yönemeni Hideoki Anno. Evet, ünlü Neon Genesis:Evangelion anime serisinin yönetmeni abimiz. Eğer animeyi izlediyseniz ne kadar kafayı kırık bir kardeş olduğunu biliyorsunuzdur. Film körfezde bir su altı patlama ile başlıyor. O sırada başıboş bir gemide inceleme yapan sahil güvenlik ekiplerini görüyoruz. İleride öğreneceğimiz üzere bu geminin sahibi yıllar önce Gojira'nın gelişini fark eden bir bilim insanı. Su altındaki tünelde insanların görüntüleriyle baş başa kalıyoruz. Anna abimiz aynı Evangelion animesinde olduğu gibi felaketlerin yaşayan insan gözünden incelenmesine önem vermiş. Tünelde olayın bir tatbikat veya basit bir yeraltı aktivitesi olduğunu düşünen insanların tahliye edişine tanık oluyoruz. Her felaket başlangıcı gibi insanlar olayların daha farkına varmamıştır. Hatta tahliye için kullanılan kaydıraktan neşeyle kayıyorlar. Film boyunca bürokratların Gojira ile olan mücadelesine tanık olacağımız için halkın görüşü her zaman haberler veyahut insanların kameralarından çektiği görüntüler ile aktarılıyor. Tabi bu patlama hemen yetkili mercilerle araştırılıyor ve olası tehditlere karşı toplantılar gerçekleştiriliyor. Bu aşama gerçekten komik. Üsler altlarından gelen bilgileri zamanında alamıyor ve yanlış varsayımlarda bulunuyor. Kabine toplantısında olacak tüm isimler başbakanın toplantı odasında bulunmasına rağmen tehdite karşı cevap vermek için, bürokratik olarak gerekliliği yüzünden hep beraber kalkıp yavaş yavaş kabine toplantısının yapıldığı odaya geçiyorlar. Burada tehditin aslında bir yaratık olduğu anlaşılıyor. Bu olağanüstü durum karşısında yeniden kabine toplantısı ertelenip hep beraber bir diğer toplantı odasına gidiyorlar. Yaratığın öldürülmesi kararlaştırıldığında bunu hangi birimin yapacağını belirlemedikleri için bir tartışma yaşıyorlar. Gelen bilim adamları yaratık hakkında bir bilgi veremeyeceklerini söylüyor, hatta birisi yanlış bilgiler ile yanlış çıkarımlarda bulunup akademik itibarını zedelemekten korktuğu için yorum yapmıyor. Bu sırada yaratık çoktan nehirlere sızmış ve halkın yaşadığı bölgeye zarar vermiş durumda. 

Gojira anlatısı her zaman Japonya'nın dönemsel dertlerini içermiştir. 1954 yapımını zaten anlatmıştık. Bu eserde Japonya'nın 2010 sonrası dertleri konu edilmiş. Gojira nasıl 2011 Fukuşima Patlaması'na entegre edilebilir? Görünen o ki yönetmen bunu başarıyla yapmış. Gariptir Çernobil gibi bir facia insanlık tarihinde bulunuyorken tam 2.5 ay boyunca Japon yetkililer reaktör erimesini onaylamamıştı. Filmde bürokrasinin bu felaketi daha büyük bir felakete çevireceğinden korkan birkaç insan hep beraber bir gayri-resmi grup kuruyorlar. Bu grupta sürekli doğru bildiği şeyleri söylerken bürokratik engelleri umursamayan ipi koparmış dik başlı insanlar bulunuyor. Gariptir yine Fukuşima Patlaması'nda biri eski başbakan ve milletvekillerinden oluşan 4 kişilik bir ekip kuruluyor ve olaylar dışarıdan bir gözle inceleniyor. Yine gerçek hayatta olduğu gibi filmde de kurulan ekibe hükümet tarafından yeterince yardım sağlanmıyor ve ciddiye alınmıyor. Bürokrasi eleştirisi kolayca filmde kavranabiliyor aslında. Yönetmenin kurgusu buna hizmet etmiş. Sürekli hızlı kesimler, hızlı ve pek bir anlam ifade etmeyen konuşmalar var. Çok acil durumda bir karara bağlanması gereken olayda 6-7 tane zincirlenmiş telefon görüşmesini izliyoruz karar başbakan tarafından alınana kadar. Yaratık karada evrim geçirdikten sonra yeniden suya geri dönüyor. Filmin belki de en çok anlam yüklü 1 2 dakikasını görüyoruz. Haberlerde yaşanan her şeye rağmen Tokyo Borsası'nın her gün olduğu gibi bugünde açık olduğu aktarılıyor. Metro hatları çalışıyor, insanlar işlerine gidiyor. Sanki yakın zamanda nükleer bir yaratık tarafından tehdit edilmemiş gibi davranıyorlar. Zaten yaratığın yokedilmesi hususunda köprü altı tünellere yapılan yatırım sebebiyle kararsız kalan bürokratlardan bu beklenirdi. Film boyunca tercih edilen müzikler muhteşem. Bu sekansta olabildiğine chill bir müzik verilmiş. Her ne olursa olsun yaratığın tekrar dönüşüne karşın savunma planları konuşuluyor. Savunmanın en güçlü yapılacağı bölge Kanto bölgesi. Neden Kanto olduğu hızlıca ortaya çıkıyor tabi. Diğer savunma hatlarının aksine bu bölge Japonya ekonomisinin %40'ını içeriyor. Dev yaratık şehri tarumar ederken yaratığa saldırmanın hukuki altyapısı tartışılıyor. Anayasadaki maddelerin terminolojik anlamları konuşuluyor hatta. Tüm bu olaylar komedi gibi geliyor insana ama gerçekten de yaşadığımız felaketlerde bu tür bürokratik sıkışmalar olduğunu hayat etmek bile insanı umutsuzluğa sürüklüyor. Yaratığın radyoaktif bir varlık olduğu hükümet tarafından değil sokaktaki halkın ölçümleriyle daha önce öğreniliyor. Bilin bakalım Fukuşima Patlaması'nda hükümet ölçümlerine güvenmeyip çevrede radyasyon ölçümleri yapan kimdi? Hatta hatalı sonuçlar verilmesi ve hükümet kararlarıyla tehlikeli radyasyon seviyesinin bazı alanlar için 40 kat bazı alanlar(okullar dahil) 1000 kat arttırılması eleştiriliyor halk tarafından. Filme dönersek yaratığın dönüşüne karşı tüm ordu seferber olmuş durumda. Gerçekten kaliteli bir savaş sahnesi izliyoruz. Tüm gücüyle yaratığa saldıran Japonya, yaratıkta tek bir çizik bile bırakamıyor. Akşam saatlerinde ABD ordusunun desteğiyle yaratığa havadan saldırı düzenleniyor. İlk defa yaratık hasar alıyor. Sonrasında yeniden filmde sürekli gördüğümüz bir evrim sahnesi görüyoruz ve o muhteşem sahne ortaya çıkıyor. 

Gojira tüm çabaya rağmen durdurulamamıştır. Filmin bir diğer hikayesi olan nükleer karşıtlığını öğrenmeye başlıyoruz. Film başında gördüğümüz teknenin sahibi akademisyen yıllar önce nükleer atıkların deniz dibinde bir şeyleri tetiklediğinin farkındadır. Fakat karısını kanserden dolaylı olarak radyasyondan kaybeden bu bilim adamı, bulduğu her bilgiyi üst düzey bir şifreleme ile bırakıp sulara karışıyor. Bir intikam ve ders peşinde bu adam. Peki bu ders nedir? "İstediğinizi yapın". Japon ulusu yıllardır Amerika güdümünde varlığını sürdürüyor. Engellenemeyen canavara karşı Amerikalı bilim adamları ve ajanlar gönderiliyor saha araştırması yapmak için. Sonunda Amerika tek kurtuluş yolunun nükleer bombaya başvurmak olduğunu bildiriyor. Yaratık New York'ta çıksa yine nükleer bomba kullanırdık diyorlar, deniz aşırı uzaklıktan ve samimiyetsizce. Japonya'nın tercihi ne olacak? Kabuklarından ve modern Japonya sıkıntısı bürokrasisinden sıyrılmış bir ekibin bulduğu dondurma çözümü mü, yoksa tarihte üçüncü nükleer bomba saldırısını kabul etmek mi?

Peki filmin adı neden Shin Gojira? Shin Japonca'da yeni anlamına geliyor. Yeni bir Gojira ile yeni bir Japon tarihi anlatılıyor. Küllerinden, kendi istediğini yaparak doğan bir Japonya temsili ile film sonlanıyor. Japonya sonunda dış destek veya doğa dışı bir bomba olmadan Gojira tehdidinden kendi başına kurtulmayı başarmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası yıkılmış Japonyanın yeniden küllerinden doğma hikayesinin modern versiyonunu izletti yönetmen bize. Aynı Gojira'nın evrim geçirmesi gibi ulusal tehditler sadece ad değiştirerek evrim geçiriyor. Kimi zaman manda dayatması, kimi zaman atom bombası, kimi zaman nükleer bir felaket. Japonya'da bu tehditlere karşı evrim geçirerek dimdik ayakta durmak zorunda.

Kaynaklar:

Fukuşima Patlaması:

-http://www.acikbilim.com/2012/01/dosyalar/fukusima-ve-sonrasi.html

-https://tr.euronews.com/2016/04/20/cernobil-ve-fukushima-ayni-felaket-farkli-sorunlar

Gojira Tarihi:

-http://www.geekekrani.com/2019/07/godzilla-tarihi-1-gojirann-dogusu.html



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİMGESEL ANLATIM VE METAFOR

Evrende Yalnız Mıyız? Contact Filmi Üzerine Düşünseller

Bursa vs İzmir, Subjektif bir karşılaştırma